Kariyerinizi Garanti Altına Almak için İkinci Bir Yatırım

Şeyda Selçuk
 20. Yüzyılın en başarılı iş adamları arasında gösterilen ABD’li yatırımcı Warren Buffet tasarruf üzerine verdiği tavsiyelerden birinde “Sadece tek bir gelire bağımlı olmayın, ikincisini yaratmak için yatırım yapın.” demiş. Her yerde geçerliliği olan bir söz elbette ama özellikle bizim gibi dengelerin sürekli değiştiği ekonomilerde/ülkelerde bu sözü hep akılda tutmakta fayda var.

Türkiye siyasi ve politik açıdan zor dönemlerden geçiyor. Bunun ekonomiye yansımalarından biri de maalesef ki uzun süredir devam eden ve giderek büyüyen işsizlik. Ülkemizin tarihinde ilk defa bu kadar eğitimli işsizi olduğu söyleniyor. İşsizlik rakamları çift hanelerle ifade ediliyor. Hal böyleyken sadece iş arayanlar değil, hali hazırda işi olanlar da ister istemez tedirgin. Ekonomik daralmaya bağlı olarak işletmeler küçülmelere gidiyor, işsiz kalan sayısı giderek artarken, işsiz kalma olasılığının ruhsal durum üzerinde yarattığı olumsuzluklar çalışanları da zorluyor. Kısacası işsizlik; çalışan, iş arayan, eğitimini bitirip iş arama sürecine dahil olacak olanlar üzerinde endişe yaratıyor.

Durum sadece çalışan tarafında değil, işveren tarafında da benzer. Tek bir iş üzerine uzmanlaşmak artık sürdürülebilir bir başarının garantisi değil ne yazık ki. Ya ürününüzü/hizmetinizi çeşitlendirmeniz gerekiyor; ya da bir başka alanda ürün/hizmet sunmanız.

Hal böyle iken Warren Buffet’ın önerisine kulak verip düşünmekte fayda var. İkinci yatırım için ne yapabiliriz?

Kişisel ilgi alanlarımızı, becerilerimizi veya uzmanlık alanlarımızı sorgulayarak işe başlayabiliriz.

  • Ne yapmaktan hoşlanıyor, nelere ilgi duyuyorum?
  • Hangi konular hakkında bilgi edinmek beni heyecanlandırıyor?
  • Neleri tutku ile yapıyorum?
  • Öğrenmekten zevk aldığım şeyler neler?
  • Neleri başkaları ile paylaşmak beni mutlu eder?
  • Uzmanlık alanımda kendimi daha geniş topluluklara nasıl tanıtabilirim?

Bu soruları sormak, cevapları aramak bile sizi heyecanlandıracaktır eminiz.

Sorular ve cevaplar sonrasındaki adımda Buffet’ın önerisi için kapıyı açacak anahtar bu yazının konusu. 

İnternet Yayıncılığı 

Kişisel becerileriniz ve ilgi alanınız üzerine uzmanlaşıp size gelir getirebilecek iş dalı İnternet Yayıncılığı.

Sermaye gerektirmiyor. Bir bilgisayar ve bir domain (alan adı) alarak işe başlayabilirsiniz.

İlgi çekici içeriği düzenli ürettikten sonra kazanç doğal olarak geliyor. Düzenli içerik üretmek gözünüzü korkutmasın; haftada birkaç saat ayırarak başlayacağınız bir içerik üretme süreci size bir süre sonra gelir getirmeye yetiyor. Yeter ki adımları doğru atın.

Türkiye bu alanda gelişmiş yayıncıların olduğu ülkelerin bir tık gerisinde. Ama bu iyi bir şey, demek ki daha çok yayıncıya ihtiyaç var.

İnternet yayıncılığının bir başka avantajı istediğiniz zaman, istediğiniz yerden yapabilmeniz. Vakit konusundaki esneklik size müthiş bir konfor sunuyor.

Öğrenmesi zor değil. Teknik bilgi, yazılım bilgisi gerektirmiyor.

İş arayanlar, hali hazırda işi olup da ek gelir elde etmek isteyenler veya hobilerini geliştirip bu alandan gelir elde etmeyi düşünenler için eğitimlerimiz devam ediyor.

En yakın Temel Düzey İnternet Yayıncılığı eğitimimiz hakkında daha fazla bilgiye buradan ulaşabilirsiniz. 

İlk adımı atmak sizden J

Devamını Oku >>

Bir Yayıncı Ağına Nasıl Katılırsınız?

Ela Özver Alkaya


- Bir ortaklık programına katılırsınız, size bir yayıncı kimliği verilir ve özel bağlantılarınıza erişiminiz sağlanır.

- Yayıncı bağlantılarınızı web sitenizde, mail gruplarınızda veya haber bülteninizde kitlelerle paylaşırsınız.

- Paylaşım yaptığınız yerlerdeki bir ziyaretçi bu bağlantıyı tıklar ve bir ürün/hizmet satın alır ya da reklamverenin web sitesindeki formu doldurur.

- Satışlar ve/veya bağlantılarınız vasıtasıyla ürettiğiniz yönlendirmeler için komisyon kazanırsınız.




 

Devamını Oku >>

Yayıncıya Kazandırabilecek 5 Satış Ortaklığı Yöntemi

Ela Özver Alkaya

İnternet Yayıncılarına kazandırabilecek en yaygın komisyon türlerinden 5 tanesini sizler için ele aldık.

Yazıdan hemen önce küçük hatırlatmalar:
“Click Through Rate” (CTR) yani tıklanma oranı internet reklamını tıklayan kullanıcıların, görüntüleyen kullanıcılara oranıdır.

CTR = Toplam tıklanma bölü (/) toplam görüntülenme şeklinde hesaplanır.

Komisyon türleri incelemesinde CTR önemli bir faktördür. 

 

CPS – Cost Per Sale (Satış Başına Ödeme) Yöntemi


Genellikle e-ticaret siteleri ve dijital ürün satan şirketlerin tercih ettiği CPS modelinde, reklamveren daha önce belirlenen sabit bir rakam ya da satış yüzdesi üzerinden, satış gerçekleştikten sonra yayıncıya ödeme yapar. CTR düşük olsa da getirisi en yüksek komisyon türüdür.
Örneğin, Amazon.com (reklamveren) yayıncılarına satış başına % 6 komisyon vaat eder.

Yayıncının Amazon’a yönlendirdiği potansiyel müşteri alışverişini tamamladıktan sonra, otomatik olarak yayıncının hesabına alışveriş miktarının % 6′sı geçer.

 

CPL ya da CPA – Cost Per Lead/Acquisition (Yönlendirme/Aksiyon Başına Ödeme) Yöntemi


Email listesi, “free trial” (ücretsiz deneme) sunan kampanyalar, üyelik sistemleri (sign up) sunan firmaların tercih ettiği CPL/CPA modelinde, belirlenen sabit rakam, yayıncının gönderdiği ziyaretçinin üye olması, form doldurması, ücretsiz deneme yazılımı indirmesi gibi reklamveren tarafından şart koşulan bir eylemi gerçekleştirdiğinde komisyon olarak yayıncı hesabına ödenir.

CPL genelde marka pazarlaması ile uğraşan reklamverenlerin, müşterinin ilgisini çekmek için birden çok temas noktası yaratmasını sağlayan, basın bülteni, e-mail listeleri, topluluk sitesi, ödül programı veya üye edindirme programları için tercih ettikleri program türüdür.

Linkiniz üzerinden gönderdiğiniz müşterinin bir ürün satın alması şartı aranmaz. Bu yöntemde, müşteri reklamverenin teklifinden faydalanmak için para harcamak zorunda olmadığı için satış başına ödeme kampanyalarına oranla dönüşüm daha yüksektir.
Ancak, yönlendirme başına ödenen komisyonlar çoğu zaman oldukça düşüktür. Bu da, teklifin tanıtımını zahmete değer kılmak için yayıncının reklamverenin sitesine çok sayıda yönlendirme yapması anlamına gelir.
Ör: Limango, markafoni üye başına 1TL gibi rakamlar ödemektedir.

 

CPC - Cost per click (siteye yönlendirilen trafik üzerinden ödeme)


Reklam verdiğiniz site ile anlaşmanız doğrultusunda tıklama başına ödeme alırsınız. Gösterim değil tıklama karşılığında ödeme söz konusu olduğundan CPM’den daha etkili bir yöntemdir. Bu sistemi kullanan çok fazla site olmasa da Google AdWords ve Adsense‘in başarısındaki en önemli fiyatlandırma modellerinden biri CPC’dir.

Genelde belirli bir tıklanma sayısına ulaştığınız zaman ödeme alırsınız. İnternette marka bilinirliği az olan ve kendini tanıtmak isteyen reklamverenler tarafından tercih edilen bir yöntemdir.

CTR daha yüksek olsa da, bu programlar CPL ve CPS ile karşılaştırıldığında daha az kazandıran satış ortaklığı sistemleridir.

 

CPM-Cost per Mille (Bin sayfa gösterim adedi üzerinden ödeme)


1K yani 1000 gösterim başına fiyatlandırma demektir. CPM olarak 1 TL’den anlaşmışsanız, verdiğiniz reklamın 1000 kez gösterimi karşısında 1 TL ödeyeceksiniz demektir. Bu en genel fiyatlandırma modellerinin başında gelmektedir. Şu an Türkiye’de birçok web sitesi CPM modelini kullanmaktadır.
 

Cost per Call (Çağrı Başına Ödeme)


Çağrı Başına Ödeme nispeten yeni bir ödeme modelidir ve yurtdışında yaygındır,ülkemizde henüz bu programın örneğine rastlanmamıştır. Şöyle çalışır: reklamveren, belirli bir reklamına yanıt olarak potansiyel müşterilerden gelen telefonlar için yayıncıya sabit bir miktar öder. Gelişmiş çağrı izleme teknolojisi, arayanı hangi yayıncının reklamverene sevk ettiğini belirler.
 

Devamını Oku >>

Satış Ortaklığı (Affiliate Marketing) Nedir?

Ela Özver Alkaya

İngilizce’de “affiliate marketing” olarak bilinen kavram, Türkçe’ye satış ortaklığı pazarlama sistemi olarak çevrilebilir. Üye, yönlendirme ve ödül programları olarak da bilinen bu tür ortaklık programlarında, reklamveren ürün sahibi ile ortaklık söz konusudur. Satış ortağı, ürün sahibinin online mağazasına, internette çeşitli yöntemlerle müşteri yönlendirmeleri yapar ve bunlar karşılığında belirli bir komisyon kazanır.

Basitçe söylemek gerekirse, “satış ortaklığı” internet üzerinden komisyon satışıdır. Komisyonlar, alım miktarına (satış başına ödeme), her ziyaret için belirlenmiş değere (tıklama başına ödeme), kayıt ya da indirmeye (yönlendirme başına ödeme) dayalı olabilir.

Özet olarak bu iş, internet üzerinden yapılan komisyonculuk olarak düşünülebilir. Satış ortaklığı modelinin mantığı, başkalarının ürünlerini internet üzerinden pazarlayarak, bunun karşılığında komisyon almaktır.

Satış ortaklığı modelinde dört temel oyuncu vardır:

Reklamveren ürün sahibi

"Perakendeci” ya da “marka” olarak da bilinir. Türkiye satış ortaklığı piyasasında “reklamveren” olarak yerleşmiştir.

Satış Ortağı

Türkiye satış ortaklığı piyasasında “yayıncı” olarak yerleşmiştir.

Satış Ortaklığı Ağı

“gelir ortaklığı”, “kazanç paylaşımı” isimleriyle de anılır.

Müşteri

Online ürün ya da hizmet satın alan kişiler ya da kuruluşlar.

Temel olarak yayıncılar, ürünleri pazarlayarak reklamverene gelir sağlar. reklamveren bunun karşılığında, gerçekleşmesine aracı olduğu her yönlendirme için yayıncıya komisyon öder.  

Reklamverenlerin kendi satış ortaklığı programları olabileceği gibi, bu işin detaylarıyla uğraşmak istemeyenler, programı yönetme işini satış ortaklığı ağlarına devredebilirler. Satış ortaklığı ağları reklamveren ile yayıncı arasında köprü oluşturur ve ürünleri yayıncıya yönetilebilir bir platformda sunarken, ödemeleri de reklamveren adına takip eder.

Ürün sahibi açısından bakıldığında satış ortaklarıyla işbirliği, satışları artırmak, satış trafiğini yönetmek, nitelikli yönlendirmeler üretmek ve markanın ulaşım alanını genişletmek için ucuz bir pazarlama stratejisidir. Yayıncı açısındansa, online ya da offline çok az işletmenin hayata geçirilmesi ve sürdürülmesi nispeten bu kadar ucuz ve basittir.
 

Devamını Oku >>